Her gün değişiyordu gülüşün. Bazen hırçın dalgalar gibi vuruyordun
gözlerime. Bazen saçlarıma kar gibi yağıyordun. Ateşi başına vurmuş
güneşin, nisan yağmuru oluyordun. Başımı döndüren asi bir rüzgâr
oluyordun.
Yalınayak yürüdüğüm ana kucağı oluyordun. Sıcak ve kokusu
burnumdan hiç gitmeyen. Babam oluyordun gözlerimi açar açmaz
ilk gördüğüm. Saçlarındaki akları hesaplıyordum, uykularını bensiz
gecelere bölüyordum.
Ne zaman bir köşeyi dönsem karşıma çıkan aşina bir yüz oluyordun.
Hayalini sarıp sarmalıyordum. Yakınlaştıkça uzaklaşıyordun…
Kâh çocukluğum oluyordun. Bir saklambaç oyununda kaybettiğim diğer
yarım… Hangi taşı kaldırsam altından sen çıkıyordun.
Hangi yana baksam gözlerime doluyordun.
Bütün tabelâlar yüreğini gösteriyordu. Attığım adımları adımlıyordun.
Herkesin yanımda olduğu vakitler de herkesten uzakta yanında
oluyordum. Aynaya gülümsediğimde çatan kaşım oluyordun.
Kızdığımda munzur gülüşüm…
Ne zaman bir işe koyulsam bitmeyecek işim oluyordun. Dağ gibi
evrakların içinde arayıpta bulamadığım en özel işim oluyordun.
Yetişmek zorunda olduğum durağım oluyordun. Başımı cama her
yasladığımda benden uzaklaşan, havasını ve kokusunı bilmediğim bir
şehir oluyordun. Bense her seferinde yabancı bir toprağın kokusunu
ciğerlerime soluyordum.
Dost muhabbetlerinde beni çekiştiren yaramaz bir çocuk oluyordun.
Baştan aşağı beni süzen bir çift göz oluyordun. O kadar çok karışıyordun
ki sözüme ağzımı açmayan bıçak oluyordun. Her susuşunda,
sana susuyordum.
Sabahım oluyordun, en çok da akşamlarım. Kâh esmer oluyordun,
kâh kumral, kâh sarışın… Ne renk olursa olsun gözlerin seni her
düşündüğümde bana hep yeşil bakıyordun. Kağıdım oluyordun en çok da
kalemim.
Beni ayakta tutan dağ gibi bir adam oluyordun.
Yüzümü sana her dönüşümde mutlu oluyordum.
Üç öğün masamda aşım oluyordun. Hiç karşımda oturmasan da çatal
ile kaşığın arasına giren bıçak oluyordun. En çok da içtiğim su
oluyordun.
Dudağımdaki kuruluğu gideriyordun.
Başımı alıp gittiğim bir sahil kenarı, bir dağ başı oluyordun.
Uzaklardaki
yakınım oluyordun. Senden kaçarken sana geliyordum. Bir göz yaşı
olup yanağımı öpüyordun. Daha çok ağlamam için bahanem oluyordun.
Gözümün üstünde kaşım oluyordun. İki örgülü saçım oluyordun. Ellerim
oluyordun. Gözlerim oluyordun.
Buz kesmiş tenimde kış güneşi oluyordun.
Her mumu üflediğimde bitmek bilmeyen ilk ve son dileğim oluyordun.
Rüzgâr olup boğazıma düğümleniyordun. Ve ben her defasında en
uzaktaki yıldızı tutup bir ömrü tüketiyordum. Hiçbir zaman yanımda
yoktun. Her zaman, her yerde benimle yaşıyor ve benimle yaşlanıyordun.
(G.D)
[url=https://www.facebook.com/photo.php?pid=3574323&op=1&view=all&subj=306074846454&aid=-1&auser=0&oid=306074846454&id=170379637991][img]
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]